Giyinmiş yemyeşil, âlem kıyâfet.
Çiçek; binbir çeşit, renkten ziyâfet.
Hangi yana dönsem, kokar letâfet:
Toprak kokusu bu, yağmurdan sonra.
Masum bebek sesi; doğumdan sonra.
Cıvıl cıvıl kuşlar; serâzât ve hür…
Binbir çeşit çiçek; şûh birer mühür,
Her zerrede eden; aşktır tezahür.
Fidanlar, goncalar; müjdeliyor can.
Kanatlandır beni, götür heyecan.
Çobanlar keyifle, ederler seyran.
Oğlakla, kuzuyla olmuşlar akran.
Bir ağaç gölgesi bir serin ayran…
Güneşi ten yakmaz; sarar gölgesi.
Üşütmez yağmuru, okşar esmesi.
Yeni gelin gibi, süslü gecesi.
Aydınlık caddesi; evi, bahçesi.
Cırcır böcekleri; sazı, nağmesi.
Mehtap yıldızları, saçar kaşıkla!
Göktaşı semâyı, diker ışıkla!
Kırlarda oynaşır, şen şen çocuklar.
Neşeyle kaçışır, renk renk balıklar.
Coşkuyla ötüşür; Hu! Hu! kumrular.
Müjde mi aldılar saf güvercinler:
Uçarlar, konarlar; yürür, dönerler!
Çayır, çimen, otlak, ova ve mera;
İkramı beklerler; sererler sofra:
Gemi gemi bulut, yelkenler fora,
Yetişirler birden; dost bir edayla,
Şimşekle selamlar, mert bir sedayla
Mevsimler sultanı, muhteşem bahar:
Bu nasıl cümbüştür olduğum mazhar?
Cenneti mi yoksa ettiler izhar?
Benimle haykıran bir dünya var ki;
Sonsuzluk içinde bir rüya sanki!
Esaretten kaçan askerler gibi;
Cezası son bulan mahpuslar gibi;
Kozasından doğan tırtıllar gibi;
Çıktık kara kıştan, karanlık bitti.
Sona erdi sürgün, bekleyiş bitti.
Şimdi hayat bir şiir, ahenkle akar.
Gelincikten yer gök, kınalar yakar
Dallar tomurcuktan tokalar takar
Fettan kelebekler; narin minicik.
Şeffaf yusufçuklar; şirin, sivricik.
Irmak mı kabaran, coşkun bir his mi!
Çam kokusu mu bu, gül kokan mis mi?
Dağlardan yükselen, bulut mu sis mi?
Göründü nihayet; güzel sevgili!
Masmavi gözleri; selvi çevrili!
Sonunda kavuştu; arılar, güller.
Sohbete daldılar; bağlar, bülbüller.
Taht kurdu saksıya, süslü sümbüller
Kurbağalar vak vak; geldiler şevke.
Karıncalar saf saf; hazırlar sevke.
Diğer muhtevâ:
Serâzât.com’da; sadece Necip YILDIRIM’ın şiir ve makaleleri yer almaktadır. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz ve neşredilemez.